Merkantilizm Kelimesini Ilk Kullanan Iktisatçı Kimdir ?

Cilem

Global Mod
Global Mod
Merkantilizm ve İlk Kullanımı: Ekonomik Düşüncenin Evrimi

Merkantilizm, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa'da egemen olan bir ekonomik teoriyi ve pratiği tanımlar. Bu teori, devlet müdahalesinin ekonomik süreçlerde belirleyici bir rol oynaması gerektiğini savunur. Merkantilizm, özellikle dış ticaretin ve altın ile gümüş gibi değerli metallerin bir ülkenin zenginliğinin göstergesi olduğu düşüncesine dayanır. Ancak, "merkantilizm" teriminin ilk kullanımı, bu ekonomik düşünceyi tanımlama ve eleştirme çabalarıyla yakından ilişkilidir. Bu makalede, merkantilizm kelimesinin ilk kez kim tarafından kullanıldığı, bu terimin tarihsel bağlamı ve merkantilist düşüncenin ekonomideki yeri üzerine derinlemesine bir inceleme yapılacaktır.

Merkantilizm Teriminin İlk Kullanımı ve Tarihsel Bağlamı

Merkantilizm terimi, ilk kez 1763 yılında İngiliz ekonomist ve düşünür Adam Smith tarafından kullanılmıştır. Smith, "Ulusların Zenginliği" adlı ünlü eserinde, merkantilizmi eleştirerek, bu düşüncenin ekonomik büyüme ve refah için zararlı olduğunu savunmuştur. Adam Smith, merkantilizmin aşırı devlet müdahalesi, uluslararası ticareti sınırlayıcı önlemler ve yerel pazarların korunmasına yönelik çabalarının, aslında ülke ekonomilerinin potansiyelini sınırladığını iddia etmiştir. Bu bakımdan, merkantilizmi doğrudan tanımlayan ilk kişi olarak Smith, ekonomik teorilerin evriminde önemli bir yer tutmaktadır.

Merkantilizmin Temel İlkeleri ve Özellikleri

Merkantilizmin temel ilkeleri, genellikle dış ticaret dengesinin sağlanması, ithalatın sınırlanması ve ihracatın teşvik edilmesi gibi stratejilere dayanır. Merkantilistler, bir ülkenin zenginliğini altın ve gümüş birikimiyle ölçerler ve bu birikimi artırmak için ihracatın daha fazla olmasını savunurlar. Merkantilizm, ülkelerin diğer ülkelere karşı ekonomik üstünlük sağlamaları gerektiğini ve bunun yalnızca dış ticaret fazlası ile mümkün olduğunu öne sürer. Bu görüş, ekonomide sıfır toplamlı bir oyun anlayışını benimser; yani, bir ülkenin kazancı diğerinin kaybı anlamına gelir.

Devletin ekonomik süreçlere müdahalesi, merkantilizmin belirleyici özelliklerinden biridir. Merkantilistler, hükümetin sanayiye ve ticarete doğrudan müdahale etmesini, gümrük vergileri ve kotalarla dış ticareti düzenlemesini savunurlar. Böylece, yerel üreticilerin yabancı rakiplerle rekabet etmeleri sağlanır ve yerli endüstriler korunur.

Adam Smith’in Merkantilizm Eleştirisi

Adam Smith, merkantilizme karşı geliştirdiği görüşlerle, klasik iktisat düşüncesinin temellerini atmıştır. Onun görüşüne göre, ülkeler arasındaki ticaretin serbest bırakılması, her ülkenin karşılıklı fayda sağlayacağı şekilde gelişmesini sağlar. Smith, "Ulusların Zenginliği" adlı eserinde, dış ticaretin serbestleşmesinin, daha verimli kaynak kullanımına ve dolayısıyla daha yüksek refaha yol açacağını savunmuştur. Merkantilizm ise bu serbest ticaret anlayışına ters düşmekteydi. Smith'e göre, merkantilist yaklaşım, halkın genel refahını artırmak yerine sadece belirli bir kesimi zenginleştiriyordu.

Merkantilizme Karşı Gelen Diğer İktisatçılar

Adam Smith dışında, merkantilizme karşı çıkan ve serbest piyasa ekonomisinin savunucusu olan başka iktisatçılar da bulunmaktadır. Bunlar arasında David Ricardo, Jean-Baptiste Say ve John Stuart Mill gibi isimler sayılabilir. Ricardo, karşılaştırmalı üstünlükler teorisini geliştirerek, her ülkenin en verimli olduğu alanda uzmanlaşması gerektiğini ve bu sayede uluslararası ticaretin tüm ülkeler için faydalı olacağını öne sürmüştür. Say ise, üretim faktörlerinin serbestçe hareket etmesinin ekonomik verimliliği artıracağını savunmuş ve piyasa müdahalelerinin minimumda tutulması gerektiğini belirtmiştir.

John Stuart Mill, serbest ticaretin önemini vurgulayarak, devletin ekonomiye müdahalesinin yalnızca belirli durumlarla sınırlı olması gerektiğini savunmuştur. Mill, serbest ticaretin ülkeler arasında refah seviyelerini artıracağını ve bunun sonucunda uluslararası ilişkilerin daha barışçıl hale geleceğini ileri sürmüştür.

Merkantilizmin Bugünkü Yeri ve Eleştiriler

Bugün, merkantilizm, ekonomistler ve politikacılar tarafından eski bir ekonomik düşünce tarzı olarak kabul edilmektedir. Ancak, bazı yönleri hala günümüzdeki ticaret politikalarında etkisini gösterir. Özellikle, yerel sanayilerin korunması için uygulanan korumacı politikalar, yüksek gümrük vergileri ve ithalat kısıtlamaları, merkantilist düşünceye benzer bir yaklaşım sergileyebilir. Modern dünyada, serbest ticaret anlaşmaları ve küresel ekonomik entegrasyon, merkantilizmin getirdiği engelleri aşma amacını gütmektedir.

Ancak, son yıllarda özellikle büyük ekonomilerde, ulusal güvenlik gerekçeleriyle belirli sektörlerde korumacılığın tekrar gündeme gelmesi, merkantilizmin izlerini bir kez daha canlandırmıştır. Bu, özellikle küreselleşmeye karşı gelişen populist ve milliyetçi akımların etkisiyle şekillenmektedir.

Sonuç: Merkantilizm ve Ekonomik Teorilerin Evrimi

Merkantilizm, ilk kez Adam Smith tarafından 18. yüzyılda eleştirilmiş olsa da, hala bazı yönleriyle modern ekonomik düşünceye etki etmeye devam etmektedir. Merkantilizm, devletin ekonomiye müdahalesinin gerekliliğini savunarak, ulusal zenginliğin artırılmasına yönelik bir yaklaşım benimsemiştir. Ancak, serbest ticaretin ve piyasa ekonomisinin savunucuları, bu tür müdahalelerin uzun vadede ekonomik büyümeyi engellediğini ve daha verimli kaynak kullanımını sınırladığını belirtmişlerdir.

Bugün, ekonomik teoriler daha çok serbest ticaret, küresel işbirliği ve piyasa mekanizmalarının işleyişine odaklanmaktadır. Ancak, geçmişteki merkantilist düşünceler, uluslararası ticaretin, ekonomi politikalarının ve devlet müdahalesinin tarihsel gelişimini anlamamız için önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur. Merkantilizm terimi, ilk kez Adam Smith tarafından kullanılmasına rağmen, bu düşünce tarzının etkileri modern ekonomik tartışmalarda da hala hissedilmektedir.